28 Ocak 2008 Pazartesi

BERGAMA’NIN TARİHİ KENT DOKUSUNDA YER ALAN EVLERİN SÜSLEME ÖZELLİKLERİ

Anahtar kelimeler:Kültürel Miras,Mimaride süsleme,Ahşap Mimari,Sivil Mimari...

Bergama oldukça eski, değişik uluslardan insanları ve Türk toplumunu aynı anda barındırmış, her birinin gelenek ve inanışlarına sahne olmuş ve birbirinin mimarilerine yansıyan üslûp değişikliklerini ve kaynaşmalarını sergileyen canlı bir kenttir. Evler, içinde yaşayanların inanışlarını, geleneklerini, zevk ve karakterlerini de yansıtmaktadır. Bergama tarihi kent dokusu içinde yer alan ve birbirinden farklı özellikler sergileyen bu evler iç mekânlarının yanı sıra, dış cephelerindeki süsleme özellikleriyle de dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel yönelişlerine ışık tutmaktadır.

Bergama'da günümüze gelebilmiş sivil mimarlık örneği evleri süslemeleri açısından iki grupta incelemek mümkündür::
I. Osmanlı döneminde 19.yüzyıl başlarında, inşa edilmiş ''geleneksel Türk evi'' karakterini yansıtan ev ve konaklardır. Ancak, Bergama'da Anadolu-Türk kenti özelliğini koruyan kesimlerde dikkati çeken bu evlerin büyük bir kısmı, zaman içinde değişikliklere uğramış veya yıkılıp yok olmuştur.(1)
II. 19.yüzyıl ortaları ile 20.yüzyılın ilk başlarında yapılan, geleneksel Türk evlerinden farklı, Neo-Klasik üslûbu yansıtan, “Batı Etkili Evler”dir(2).


I. GELENEKSEL TÜRK EVLERİ

I.1.Dış Cephe Süsleme Özellikleri:

Bergama'da Geleneksel görünümünü koruyan iki katlı evlerle bazen tek, bazen de iki katlı olan Batı Etkili Evler yan yana, karşı karşıyadır. Bergama eski kent dokusunun dar, eğimli yollarında ilerlerken, üst katları hımış, alt katları yığma yapım tekniği ile inşa edilmiş geleneksel evlerin duvar yüzeyleri genelde sıvalı, bazen de kaba yonu taş duvar şeklindedir. Zamanla rengi koyulaşan ahşap saçaklar ve cephedeki diğer ahşap kısımlar yapının sarı, kırmızı, bazen de mavi renkli badanası ile hoş bir uyum içindedir.

Evlerin üst kesimi dışa doğru taşan ahşap bir saçakla sona ermektedir. Çoğu kez saçakların alt kesimi ahşap malzemeyle kaplanmıştır. Bazı evlerde cephenin üst kesiminin kirpi saçakla son bulduğu dikkati çekmektedir. Üst örtü genellikle kırma çatıdır ve kaplama malzemesi olarak alaturka kiremit kullanılmıştır. Çatıların görünümü rastlantılara bırakılmamıştır. Çatılar hava ve ışığı kesmesin diye değişik mesafelere yerleştirilmiştir. Sokak içindeki evler, eğimden dolayı farklı kotlarda bulunduklarından birbirlerinin hava ve manzarasına engel olmamaktadır. Evlerin konumu komşuluk ilişkilerini kolaylaştırmakta ve görüş açılarını da korumaktadır.

Tarihsel dokuda ilerlerken ahşap çıkmalı, kafesli, işlemeli demir parmaklıklı, pencere cumbalı sıra sıra dizilmiş geleneksel Türk evleri çevrenizi sarıverir. Evlerin köşeleri, rahat geçiş sağlamak veya dekoratif amaçlarla pahlanmıştır.

Geleneksel tarzdaki evlerin üst katları çıkmalıdır. Evlerin sokağa değişik biçimde çıkma yapmaları hem sokağa, hem de evlere özellik katmaktadır. Bu ağırbaşlı evlerin sokak cepheleri çıkmalarla hareketlendirilmiştir. Yüksek ve sağır duvarlar üzerinde sokağa taşma yapan çıkmalar, öncelikle doğaya, sonra da komşulara yaklaşmak istercesine evlerin cephelerine yerleştirilmiştir. Alt katlara açılan pencereler de yine bu çıkmaların altında yer almaktadır.

Evin cephesi uzun olduğu zaman, çıkmalar kullanılan oda sayısı kadar tekrarlanmıştır. Böylece dışa açılan pencerelerle evin yaşantısını genişletmenin yanı sıra cepheye de hareket olanağı sağlanmıştır. Bazen dar köşeli bir evin, zemin katının üzerindeki oda gönyelenerek dışa taşırılmış ve bir köşe çıkması elde edilmiştir. Bu gönyeli çıkmalar çarpık olan sokağa ve arsaya uymanın yanı sıra manzarayı en iyi şekilde görebilmek amacıyla uygulanmıştır. Bu çıkmaların dar yüzünde yer alan dikdörtgen şekilli, dar ve yüksek pencereler sokağa açılmaktadır. Yine iki ayrı sokağa açılan, ahşap eliböğründelerin desteklediği cepheli bir köşe çıkması ve onun altına adeta gizlenircesine yerleştirilmiş alt kat pencereleri, bu sokaklarda rastladığımız en büyüleyici cephelerdir.

Evlerde çıkmayı sağlayan kirişler iki yada daha fazla eli böğründe ile alttan desteklenmiş ve çıkmaların istenilen büyüklükte yapılmasısağlanmıştır. Bazen evin bir sokağa bakan cephesinde, kalın ahşap eliböğründelerin desteklediği bir çıkma, diğer sokağa bakan cephesinde ise, üst kat döşeme kirişlerinin uzatılması ile elde edilmiş bir çıkma cepheye ayrı bir plastik değer kazandırmaktadır.

Başka bir sokakta uzun bir cephenin, dar bir sokağa üç ayrı odadan üç ayrı çıkma ile taştığı dikkati çekebilir. Bunlardan biri normal, diğer ikisi gönyeli çıkma olarak ahşap eliböğründelerle desteklenmekte ve cepheye hareket sağlamaktadır.

Bazen bir sokağın alt başında yer alan sağır ve yüksek duvarlı evin, gönyelenmiş üst kat odalarındaki çıkmalar, eliböğründeye gereksinim göstermeyecek kadar küçük tutulmuştur. Bazen de bir diğer evin üst katında düz ve gönyeli çıkma birlikte kullanılabilmektedir. Sonuçta bakımlı, süslü ve Batı etkili evlerin yanında, hareketli cepheleriyle geleneksel tarzda yapılmış evler de asil bir görünüm ortaya koymaktadır.

Batı etkili evlerin çok süslü cepheleri karşısında; bütün süslemesi çıkma ile sağlanan ve gözleri sadece dış cephedeki çıkma ile etkileyen Geleneksel evler sanki sadelikleri, güzellikleri anlaşılsın diye yer almaktadır.

Kapılar ve pencereler bir yapının süsü, dışa açılan noktalarıdır. Bizlere, yapı sahibinin zevkini, sosyal durumunu anlatır. Kapılar ait oldukları yapının önemine, amacına göre değişiklik gösteren başlangıç ve bitiş noktalarıdır: Yapılarda binanın gücünü ortaya koyan, ilgiyi üzerine çektirecek kadar önemli cephe elemanlarıdır.

Kapılar iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. İç kapılar (oda kapıları) ve dış kapılar (sokak, bahçe ve avlu kapıları) olmak üzere... Bunlardan dış kapılar genelde avluya geçişi sağlamaktadır. Bazen tek bazen de çift kanatlıdır ve ortalarında bini bulunur. Bazı kapıların demirden yapılmasına karşın bazıları da ahşap olup özgün durumunu korumaktadır. Demir kanatlı kapılarda kapı tokmakları demirden halka veya at nalı şeklindedir. İç kapılar genellikle tek kanatlı ahşap olup, geçmeli ve aynalı tarzdadır.

Cephe yüzeyinde yer alan dar pencereler genelde iki kanatlıdır. Bazılarında kafes, bazılarında da tek parça ahşap kepenk göze çarpmaktadır. Kafes ve kepenklerin birlikte kullanıldığı çıkmalar da mevcuttur. Dikdörtgen şekilli pencerelerin etrafı ahşap bir pervazla çevrilidir. Bazı evlerin üst sıra pencerelerinin üst kesiminde alçı şebekeli, renkli camla bezeli kafa pencereleri görülmektedir. Cephe yüzeyi sade tutulan bazı evlerde, süslemeli demir pencere cumbaları dikkati çekmekte ve cepheye hareket kazandırmaktadır.


I.2. İç Mekân Süsleme Özellikleri

Geleneksel Türk Evlerinin cephelerindeki yalınlığa karşın, iç mekânlara gösterilen özen ve süsleme “Baş Oda”larda kendini belli eder. Geleneksel Türk Evi tarzındaki yapılarda günlük hayatın akışı, gelenek ve görenekler, yaşam ortamına göre çeşitlenen mekân kurgusu içinde “Baş Oda” dikkati çekmektedir. Bunda muhtemelen Türk insanının içe dönük yaşam şeklinin rolü vardır.

Evin içinde özel bir yeri ve önemi olan başoda, ailenin itibarlı konuklarının ağırlanmasının yanı sıra, sevinçlerin paylaşıldığı, dini bayramların yaşandığı bir mekândır. Ailenin sosyal ve ekonomik durumunun bir simgesi niteliğindeki başoda, evin gözde mekânı olduğundan, büyük ve süslüdür. Özellikle tavanı dönemin üslûp ve teknikleri yanı sıra, göz kamaştırıcı motiflerle bezenmiştir.

Geleneksel Türk Evlerinde tavan kare veya kareye yakın dikdörtgen şeklindedir. Bunun nedeni geometrik açıdan kolayca bölünüp süslenebilmesidir. Tavan süslemelerinin zenginliği odaların önemine ve ailenin ekonomik durumuna göre değişmektedir. Genellikle aile dışındaki insanların girmediği odaların tavanları sadedir. Bunlarda hem ucuz hem de bakımı kolay olan düz ahşap kaplama veya geçmeli tarz tercih edilmiştir. Buna karşın ailenin birlikte olduğu ve misafirlerin ağırlandığı başodanın tavanı oyma, kakma teknikleri yanı sıra kalem işleriyle bezenebilmektedir(3).

Bergama’daki Geleneksel Türk Evi tarzındaki yapılarda baş oda, evin en süslü odasıdır. Evlerin tavanlarında yer alan geçmeli bordür ve bitkisel motifler dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra ahşap malzemeyle yapılmış, bitki desenleriyle süslü lambalık ve yüklük, sergen, tek kanatlı ahşap iç kapıların geometrik ve bitki motifleriyle süslü aynaları ve pervazları son derece etkileyici unsurlardır.

II- BATI ETKİLİ EVLER

II-1- Dış Cephe Süsleme Özellikleri:

Bu tarz evler, İzmir yöresinde yabancılara toprak mülkiyeti hakkının tanındığı 1867 yılından sonra hızlı bir biçimde artmıştır(4). Batıdan gelen yenilikler, Neo-Klâsik mimari tarz kentte yaşayan Müslümanlardan önce azınlıkları etkilemiştir. Ancak bir süre sonra, bu evlerin mimari kullanımında kayıp alan söz konusu olmadığından, iklime uygun tasarımları ve süslemeli cephe düzenleri yöredeki Türklerin de ilgisini çekmiş ve bu tarz evlerin yapımına yönelinmiştir(5).Bazen Türk, bazen de yabancı ustaların çalıştığı, çeşitli uluslardan insanların barındıkları bu evde Türk ve Grek süs unsurlarının yanı sıra Barok karakterli etkileri de izlemek olasıdır.

Bitişik düzende, sıra evler şeklinde yan yana dizilen bu konutlar kagir yapım tekniğinin uygulandığı masif bir kitle görünümündedir. Bu nedenle cephelerin özenle süslenmesine önem verilmiş, Batı anlayışı ile bezenmiş sokak cepheleri dikkat çekmektedir. Bu evlerin ön cephesi doğrudan sokağa, arka cepheleri ise arkada yer alan bir avluya açılmaktadır.

Arazinin eğiminden dolayı birbirine göre kademeli olarak inşa edildikleri için kısmen görülebilen yan cepheleri de aynı özenle işlemişler,çatıyı havalandırmaya yönelik “güneş motiflerine” de yer vermişlerdir.Güneş motifinin orta kısmına delikli bir metal levha konmuş,ışınları da dikey olarak yerleştirilen tuğlalarla sağlanmıştır.

Cephedeki duvarlar bazen sıvanmış, bazen de moloz taş, taş ve tuğlanın dönüşümlü kullanıldığı almaşık veya kasetleme sistemle inşa edilmişlerdir. Sokak cephesi duvarları, zemin kat üst hizasına kadar tümüyle kesme taş, üst katlar ise almaşık olabilmektedir. Almaşık duvarlar sokak cephelerinde genellikle sıvalı, yan yüzeylerde ise sıvasızdır.

Üst örtü sokağa ve arka bahçeye eğimli beşik çatıdır ve üzeri alaturka kiremitle örtülüdür. Saçaklar, son kiremit sırasının tuğla veya silme üzerine çıkıntı yapması ile sona ermektedir. Diğer bir deyişle görsel bütünlük açısından kiremit, saçak profilinin bir elemanı olarak kullanılmıştır. Bitişik düzende inşa edilen evlerde profilli saçak silmesi sadece ön cephede kullanılmakla kalmamış, yan cepheye de devamı sağlanmıştır. Saçak, bazı yapılarda Dor düzenli bir tapınağın triglif (üçüz yiv) ve metoplarını (boşluklarını) anımsatmaktadır. Yapı,üstte iki veya üç tuğla sırasından oluşan saçak düzenlemelerinin yanı sıra, konsol ve diş motifi dizileri ile sona ermektedir.

Batı etkili evlerin kat hizaları, tuğla veya taş malzeme ile oluşturulan profilli yatay silmelerle belirlenmiştir. Geleneksel Türk Evlerinin köşelerinde görülen pahların yerine, bu evlerde zemin kat yüksekliği boyunca devam eden, yarım daire veya yarım altıgen kesitli, üzeri başlıklı sütunu anımsatan plasterler kullanılmıştır.

Bergama evlerinde, diğer Batı Anadolu kentlerindeki benzerlerinden farklı olarak ahşap cumba şeklindeki çıkmalara daha az rastlanır. Açık çıkma şeklinde daha çok görülen Balkonlar, girişin üzerinde düzenlenmiş süslü demir konsollarıyla cepheyi zenginleştiren bir bezeme öğesidir. Özellikle kapı ve pencere kesimlerinde yoğunlaşan Neo-Klâsik bezemeleri ile ilgi çekmektedirler(6).

Cephelerde süslemeleriyle en dikkat çekici elemanlar kapı ve pencerelerdir. Bergama Evlerinin en belirgin özelliklerinden biri, giriş kapısının eyvan şeklinde düşünülmüş bir giriş aralığı veya enlice bir kemer içine yerleştirilmiş olmasıdır. Ayrıca plasterler, silmeli kemerler ve derzleri vurgulanmış taş işçiliği girişte dikkati çeken süsleme unsurlarıdır. Özellikle kapılardaki süslemeler kişinin ve yapının özelliğini yansıtmaktadır.

Bergama da kapılar hareketli, renkli ve çok süslüdür. Bazen ağırlığı ile insanı ezmekte, bazen de dantel kadar hafif ve huzur verici olabilmektedir. Bazı kapılar vardır itici, bazıları da sanki çeker insanı, ona bakmadan önünden geçemezsiniz. Zira cepheden dışarı doğru taşan mermer basamaklar insanı adeta davet etmektedir. Bazı anıtsal sokak kapıları, tek katlı evlerin saçak altı seviyesine kadar uzanmaktadır. Böylesi kapılara birkaç basamaklı taş merdivenlerle ulaşılmaktadır. Demir olan bahçe kapıları etrafı bezemeli söve ile çevrili bir niş ile çevrilmiştir. Dış kapılar genellikle çift kanatlı masif demir olup, üst kesimlerinde basık kemerli, yarım daire veya dikdörtgen şekilli birer pencere mevcuttur. Bu kapıların bir kısmı dekoratif demir parmaklıklıdır, bazılarının alt kesimi masif olup bitkisel motiflerin yanı sıra kabartma vazo ve çiçek desenleri ile bezelidir. İçteki oda kapıları ise genellikle ahşap çift kanatlı ve camekânlıdır.

Giriş kapılarının üzerinde üslûplaştırılmış şekil ve motifler de görülmektedir. Bunlar çoğu kez doğadan esinlenilerek yapılan bitkiler,çiçekler,stilize edilmiş yaprak ve hayvan motifleridir.Geometrik motifler de çok kullanılmıştır.Simetrinin egemen olduğu bu tarz süslemeler,evrenin sonsuzluğunu sembolize eder gibidir.Çoğu kez süslü bölümlerle panoları birbirinden ayıran bordürler de kullanılmıştır. Bu evlerin giriş kapıları üzerinde görülen dökme demir veya pirinçten yapılmış zarif bir kadın eli, stilize edilmiş deniz yaratığı, kuş vb. kapı tokmakları / şakşakları etkileyicidir. Çift kanatlı kapı binilerinde yer alan hüzünlü bir kadın başı, İyon tarzı sütun başlıkları dikkati çeken bezeme unsurlarıdır.

Eyvan şeklindeki giriş aralıklarının bazen düz, bazen basık kemerli tonoz olan üst örtüleri, Batı etkili bezemeler, kartuş ve Barok tarzlı çelenk motifleri ile süslüdür.

Dar ve yüksek pencerelerin etrafı, taş sövelerle çevrilidir. Bazı pencerelerin üst kesiminde basık kemerli veya düz bir taş lento mevcuttur. Bunların üst kesimleri batı etkili, profilli bir konsolla ya da bitkisel motifle taçlandırılmıştır. Pencereler, demir parmaklıklı veya kepenklidir. Bazılarının eşik taşlarının alt köşelerinde Barok etkili, rozas veya akantus yaprağı şeklindeki küçük taş konsollarla desteklenmektedir.


II.2.İç Mekan Süslemeleri

Mimarlık Tarihi boyunca, tavan ve zemin birbirini tamamlayan unsurlardandır. Zemin; üzerinde durulan, yaşanılan, eşyaların konduğu somut bir alan, tavan ise kolay ulaşılır olmaması nedeniyle daha soyut düşünülmüştür(7).

Bergama’daki Batı etkili evlerin tavanlarına da büyük önem verilmiş, Barok tarzda kabartmalı olarak üzerlerinde yaprak ve meyva tasvirleri, çelenk, rozas motifleri ve akantus yaprakları en sık rastlanan bezeme öğeleridir. Duvardan tavana geçişlerde alçı profilli silmeler kullanılmıştır. Aynı profilli silmeler üst örtüyü de çevrelemektedir. Ancak bazı evlerde tavan,geleneksel Türk evlerinde olduğu gibi ahşap geçmeli yapılmıştır.Zemin döşemeleri ise bazen taş, bazen de mermer karo şeklindedir.

Ahşap malzeme ile yapılmış bitkisel motiflerle süslü dolaplar, akantus yaprağı şeklinde duvara monte edilmiş alçı lambalıklar, kapı ve pencere açıklıklarının her iki yanındaki ahşap plasterler dikkati çekmektedir.Altta bir kaide üzerinde yükselen ahşap yivli plasterler, üstte lento seviyesinde sütun başlığı görünümündedir.Lentonun ortasında genelde bitkisel motifler, kıvrım dallar, akantus yaprağı şeklinde motifler yer almaktadır.Üst katlara ulaşımı sağlayan ahşap merdivenlerin profilli tırabzanları da bazı evlerde bitkisel motiflerle bezelidir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Bergama tarihi kent dokusunda yer alan Geleneksel Türk Evi tarzındaki konutlar; Batı Anadolu’da Kula, Birgi, Manisa, Muğla, İzmir-Tilkilik, Namazgah ve Aydın’da görülebilen geleneksel evlerle hem sokak dokusu hem de dış cephe ve iç mekan süslemeleri açısından benzer özelliklere sahiptir. Kapı ve pencerelerin yanı sıra iç mekan süslemeleri açısından Kula ve Birgi ‘deki evler daha ilginçtir. Özellikle Kula Evleri’nin ahşap kök boyalarla işlenmiş dolap ve yüklükleri, geçmeli tarzda yapılmış bitkisel bezemelerle süslü aynalı kapıları, ahşap kafesli pencereleri, işlemeli tavan göbekleri oldukça etkileyicidir.

Bergama’daki Batı Etkili Evler ise, Batı Anadolu’da Foça,Alaçatı,Çeşme,Tire İzmir–Alsancak,Buca,Bornova ,Aydın,Muğla,Milas‘da görülen Sakız tipi evlerle benzer özelliklere sahiptir(8).Örneğin, dış cephelerde yer alan süslemeler, pencere ve kapılar, katları birbirlerinden ayıran yatay silmeler,saçak silmelerinin detayları açısından bir birine benzemektedir. Ancak köşe dönüşlerindeki pahlar açısında Buca ve İzmir’in eski Türk yerleşimlerinde benzer özelliklere rastlanmaktadır. Bu yerleşimlerde görülen cumba en belirleyici özelliklerden biri olmakla birlikte, Bergama’daki evlerde cumba hem daha az kullanılmıştır, hem de onlarda görülen cumbaya ait saçak, pencere, parapet ve konsol bezemeleri açısından farklıdır.

Cephelerin köşelerinde yer alan veya sadece giriş açıklığını çevreleyen plasterler, katları birbirinden ayıran profilli yatay silmeler,pencere sövelerindeki süsler bu evlerin en ilgi çekici tarafıdır.Demir kepenkler,kapıların demir parmaklıkları,İyon tarzı başlıklar,madalyonlar,eski Yunan Mimarisinden alınmış kornişler,süslü saçak silmeleri ve düzgün kiremit dizileri ile sonlanan çatılarda yer alan akroter benzeri elemanlar 19.yüzyılın Neo-Klâsik üslûbunu göz önüne sermektedir..

Bergama’daki Geleneksel Türk Evleri ile bazen yan yana inşa edilmiş olan Batı etkili evler, dış cephe süslemeleri açısından, geleneksel evlere göre zıt bir karakter ortaya koymaktadır. Geleneksel evlerin çıkmalarla ve eliböğründelerle desteklenen hareketli cepheleri yanında, masif kitle görünümündeki bu evlerin cephe süslemelerine önem verilmiştir. Batı etkili evlerin dış cephelerinde görülen büyük kabartma rozetler, kartuşlar, Barok ve Neo-Klasik üsluptaki süsler kapılardaki melek, kadın başı figürleri geleneksel evlerde görülmez İç mekân süsleme özellikleri açısından da farklıdırlar. Örneğin, Batı etkili evlerde yüklüklü sedirli ve tavanları göbekli Türk odalarına rastlanmaz.

Bergama tarihi kent dokusunda yer alan Geleneksel Türk Evi karakterini taşıyan evlerin yanı sıra, farklı özelliklere sahip Neo-Klasik üslubu yansıtan Batı etkili evler süslemeleri açısından birbirinden farklı görünümler ortaya koymakla birlikte,dönemin sosyal,ekonomik ve kültürel düzeyini de göstermektedir..Bu nedenlerle “Kültürel Miras” olarak korunmaları ve gelecek kuşaklara aktarılmaları gereklidir.
DİPNOTLAR ve KAYNAKÇA
(1) Bilgi için Bk.O.Bayatlı, Bergama Tarihinde Türk-İslam Eserleri, İstanbul,s.54,55 ;O.Bayatlı, Bergama’da Yakın Tarih Olayları XVII-XIX yüzyılı.İzmir.1957,s.111,112; S..H.Eldem, Türk Evi Plan Tipleri, İstanbul,1968,s.40,45,60
(2) Bilgi için Bk.N.Sönmez “Bergama Evleri”,Art Dekor,S.42,İstanbul,1996,s.98-102.;N.Sönmez. Bergama Belleten ,Bergama Evleri Özel Sayı, S.8 ,İzmir,1998.
(3) Bk.Ö.Kokal, ,”Anadolu Tavan Süsleri”,Art Dekor,İstanbul, 2001,s.114-117.
(4) Ş.Pamuk,Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914,İstanbul,1993,s.178.
(5) N.Sönmez,”Bergama Evleri” Art Dekor,...,s.112.
(6) Bk.ay.yer.
(7) Ö.Kokal,ay.mak;s.114-117.
(8) Batı etkili Ege evlerinin incelendiği monografiler ve makaleler:Z.Bilgin,”Az Tanınan Yöresel Bir Mimarlık Örneği: Foça ve Yöresi Mimarlığı” ,Bildiriler-Ege’de Mimarlık Sempozyumu,İzmir.1986,s.80-105; G.Asa Tekin,Z.Eren,”Halkın Koruma Olgusuna Tepki ve / veya Katkısının Belirlenmesi Konusunda Kültür Bakanlığı Deneyimi: Yeni Foça’da Anket Çalışması ve Sonuçları” , ODTÜ.Mimarlık Fakültesi Dergisi, C.5,S.1,Ankara,1979,s.15-37; E.Gültekin,”Surlar Üzerinde Yükselen Eski Foça Evleri” ,Antik Dekor,Antika,Dekorasyon ve Sanat Dergisi,S.30,İstanbul,1995.,s..118-120.;F.Erpi,Buca’da Konut Mimarisi (1838-1934) Bir Yüzyıl Dönemini Kapsayan Mimari Oluşumun Sosyo- Kültürel Analizi ve Tipolojik Sentezi,Ankara,1987;Ü.Altınoluk,” Boyalık Tımarı Ödemiş Evleri” ,İlgi ,S.71. İstanbul,1992,s.12-15.;M.Kürüm,Tire Evleri , (E.Ü.Ed.Fak.Sanat Tarihi Bölümü , Basılmamış Yüksek lisans tezi),İzmir,1992;M.Şeker,Türk Kültüründe Tire,Ankara,1994; D.Goffman , D.Kuban,İzmir ve Ege’den Mimari İzlenimler – Kaybolan Bir Geçmişten Görüntüler,.Mimari çizimler:K.Dinçer,İtalya,1994.

ULUKIŞLA

Niğde iline bağlı bir ilçe. Yüzölçümü 1.593 kilometrekare, nüfusu 24.180 dir Yüzeyi ormanlarla kaplı dağlık alanlardan ve tarıma elverişli tatlı meyilli yamaçlardan ibarettir. Hayvancılık halkın başlıca geçim kaynağıdır.Merkezi 4.524 nüfuslu Ulukışla kasabasıdır.

SADRAZAM ÖKÜZ MEHMETPAŞA KİMDİR ?

SADRAZAM DAMAT ÖKÜZ KARA MEHMET PAŞA.
(Osmanlı Sadrazamlarının 55.si Damat, Kara,Kulkıran)

İstanbul Karagümrük’de 1550 de doğmuştur. Babası Kara Ali (1) adında bir öküz nalbantı olduğundan kendisine "Öküz", ayrıca esmerliğinden ötürü “Kara”, Mısır'daki asi kölemenleri tepelemesi nedeniyle de "kulkıran",Sultan I.Ahmet’in yedi yaşındaki kızı Gevherhan Sultan ile evlendiği için "Damat " lakaplarını almıştır. Fakat en yaygın lakabı "Öküz"dür(2).
İstanbul'un fethinden sonra Aksaray ve civarından İstanbul a getirilen Anadolu insanından olan (muhtemelen Ulukışlalı) Ali oğlu Mehmet 1567 senesinde Enderun-u Hümayuna Has oda Ağalarından olarak alınmış, saraydan yetişmiş,İçkiler Kethüdası,Silahtar olmuş 1607 senesinin Nisan ayında Vezirlik payesi ile deniz yoluyla İskenderiye 'ye giderek Mısıra Vali olmuştur (3) . Orada kendisini halka sevdirerek, Kahire de imar hareketlerine girişmiş, Mısırlı askerleri asi Kalenderoğlu’ na karşı Kuyucu Murat Paşa’ nın hizmetine göndermiştir. Oradaki bu askeri isyanı bir kaç bin askeri öldürtmek suretiyle bastırmış olduğundan ve o zamanlar askere de " kul " denildiğinden bu kez de kendisine "Kul Kıran" ismi takılmıştır(4) .1611 de Mısır Valiliğinden azledilerek İstanbul'a dönmüş ve oradaki hizmetlerine karşılık olma üzere kendisine Gevherhan Sultan (***) verilerek saraya "Damat " yapılmıştır. Düğün 13 Haziran 1612 Kaptan-ı Derya Öküz Mehmet Paşa ile sultanın düğünleri hemen hemen eşine az rastlanır bir debdebe ile yapılmıştır. Gerek gelinin çeyizi ,gerekse gelin alayı çok göz kamaştırıcı olmuştur(5). Mehmet Paşa' nın Üsküdar Kısıklı'da da kısıklı cami nin üst kısmında bir Köşkü vardır(10. )Aynı zamanda Kaptan-ı Derya olan paşa (7) , Kaptan-ı Deryalığı sırasında Osmanlı kıyılarına saldıran Malta ve Floransa filolarını perişan etmiştir. Avrupa Devletleri ile işbirliği yapan Dürz-i Emiri Maanoğlu Fahreddin 'i yenilgiye uğratarak emir ve komutası altına aldı . Ancak donanmadan ayırdığı on kadırgalık filonun Sisam adası civarında Floransa filosuna yenilmesi üzerine görevinden azledildi. İstanbul'da Sadaret Kaymakamlığına getirildi . 1613 te ikinci vezirliğe, 1614 te senesinde, Nasuh Paşa'nın idamı üzerine 17 Ekim 1614 te Sadrazamlığa getirildi. Orduyu disipline sokmağa çalıştı, başıboşlarla, zorbaları İstanbul'dan uzaklaştırdı . İran Şahı Abbas'ın Gürcistan'a asker sevk ederek, göndermesi gereken 200 yük ipek mahsülünü yollamaması üzerine düzenlenen sefere çıktı. 1615 yılı baharında Halep e gelebildi, (İşte bu sefer sırasında Ulukışla mevkisinde bir kışla yapılmasına karar verdiği söylenmektedir.) ancak ertesi yıl İran üzerine yürüyebilen ve İran ordusunu yenen Mehmet Paşa , Revan Kalesini kuşattı ,fakat İranlılarla anlaşmaya varıldı . 200 yerine 100 yük ipek haracına razı olundu. Saray Nedimlerinin etkisindeki Sultan I. Ahmet ,Revan' nın alınamamasını Paşa'nın bir ihmali gibi görerek, onu Sadaretten azlederek Sadrazam olan Halil Paşa 'ya danışman yapıtı. Böylece 17 Ekim 1614 te başlayan ilk sadrazamlığı 17 Kasım 1616 da sona ermiş oldu (2).
Padişah II. Osman’ın tahta çıkması üzerine önce sadaret kaymakamlığına daha sonra da 18 ocak 1619 da İran'la barış sağlanınca ikinci kez sadrazamlığa getirilmiştir. Bu kez de padişahın desteklediği Güzelce Ali paşa ile çatışınca 23 Kasım/Aralık 1619 da yeniden görevinden azledilmiştir.(8) Güzelce veya Çelebi Ali Paşa, Tunus Beylerbeyi İstanköylü Ahmet Paşa'nın oğlu idi . Babası bir Celali ayaklanmasında öldürülmüştü, önce Dimyat Beylerbeyi olmuş, nihayet vezirliğe kadar yükselmiş ve ikinci defa olarak da, Kaptan paşalığa tayin edilmiştir. İstanbul limanına altı düşman gemisini arkasından çekerek girmiş, iki yüz esiri de beraberinde getirmişti. Osmanlı Amiralinin Başkente bu zaferle girişinde bu esirlerden her biri bir torba altın taşıyordu. Bu başarısının üzerine padişah Ali Paşa'yı ödüllendirmişti. Sadrazam Damat Öküz Kara Mehmet Paşa bunu kıskanmış ve Ali Paşa'ya karşı bazı entrikalar çevirmek istemişti. Fakat Ali Paşa bu durumu sezerek Sadrazama da beş kese altın göndererek onu yatıştırmasını bilmiştir. Daha sonra Ali Paşa Padişahın öylesine güvenini kazandı ki Sultan II. Osman kendisini Sadrazamlık görevine yükseltti ve Mehmet Paşayı da yeniden Halep Valiliğine yolladı. (Aralık 1619) Paşa Halep'e giderken 30 000 altında vermeye mecbur olmuştur. Mallarına ve tüm parasına daha sonra el konulmuştur.(6) Fakir bir halde Halep'te ölerek kale surları dışındaki yüksek bir dağın üzerinde merhum Şeyh Ebubekir tekkesinde (zaviyesinde) kendisinin yaptırdığı türbeye gömülmüştür. Ölümü 1622.(8) Vefatında babasının adını taşıyan Ali isimli bir oğlu ile Ayşe adında bir kızı vardır. Ahfadı (soyu) günümüze kadar gelmiştir(7).
Sadaret makamında orta derecede iktidara sahip ,çok terbiyeli ,ince ve akıllı.çelebi tavırlı olan paşa aynı zamanda mevlevi dir. Mehmet Paşa ,Vakur ve ciddidir. Devlet hizmetlerinde doğruluğu ,hakşinaslığı ,cesareti ve cömertliği ile tanınmıştır.

ESERLERİ
Osmanlı ülkesinin pek çok yerinde eserler yaptırmıştır.
Karagümrük'te :Cami , çeşme ve mektep
Kuşadası ve Ulukışla da: Kervansaray, hamam, cami, mektep, medrese, çeşme ve köprü.
Kahire 'de : Yeniçeri ve Azep (bekar asker) kışlaları
Şam'da :Suyolları ve kalelerin tamiri; Mekke ve Hicaz da: Su yolları yaptırıp kuyular açtırmıştır.
Sakız da : Cami ve diğer gezdiği bazı yerlerde bu gibi hayır müesseseleri vardır.(4)

DİP NOTLAR
(*)1028 Zilhicce 1619 Kasım tarihli Vakfiyesindeki baba adı Ali dir.
(**)Zübtetü't - Tevarih, Varak 108 ila 110, Varak 126 ila 138
(***)I.Ahmet 'in kızlarından Gevherhan Sultan,
İlk evliliğini Sadrazam Öküz Mehmet Paşa ile 1612 de
İkinci evliliğini Sadrazam Topal Mehmet Paşa (1632 Üç ay yedi gün) ile,
Üçüncü evliliğini Sadrazam Sivayuş Paşa (1651 İki kez toplam dört ay ,beş gün) yapmıştır.

KAYNAKÇA
1)Osmanlı Tarihi Cilt :III 2.kısım sayfa:367
Yazarı : Ord.Prof Dr.İsmail Hakkı Uzunçarşılı Osmanlı Veziri Azamları
2)Naima Tarihi Cilt 2 Sayfa: 723/724
Yazarı :Naima Mustafa Efendi Çeviren: Zuhuri Danışman
Zuhuri Danışman Yayınevi P.K. 458 Büyük Postahane -İSTANBUL
BaharMatbaası1968.
3)Meydan Larusse Cilt:13 sayfa:1328 Sabah Gazetesi 1998
4)İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi Cilt:4 Sayfa:2157 Tercüman Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş İstanbul 1984
5)Altın Kitaplar Ansiklopedisi -I Osmanlı Meşhurları Şehir Matbaası 1957/1958 Bir heyet tarafından hazırlanmıştı. Altın Kitaplar Yayınevi
6)Osmanlı Devlet Tarihi Cilt : II Sayfa:157 ve164
Joseph Von Hammer Çeviren ve özetleyen:Prof.Dr. Abdülkadir Karahan.
Çeviren:Mehmet Ata Milliyet Matbaası.
7) İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi. İsmail Hakkı Danişment Cilt:5 Sayfa:186.
Türkiye Yayınevi İstanbul 1971.
8)Büyük Osmanlı Tarih Ansiklopedisi Cilt:2 Sayfa:586. Yılmaz Öztuna 1992.
9)Sicili Osmani Cilt:4 Sayfa:1067/68 Osmanlı Ünlüleri
Tarih Vakfı Yayınları
10)Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfının ortak Yayınları Ana Basım A.Ş 1994.
Cilt : 5 Sayfa : 5 Kısıklı maddesi.

25 Ocak 2008 Cuma

ÖZGEÇMİŞ.

Rukiye Eser ÖZTAŞÇI GÜLTEKİN
Mimar: 9213
Restorasyon Uzmanı Y.Mimar 
Sanat ve Mimarlık Tarihçisi

İzmir doğumlu olan Rukiye Eser ÖZTAŞÇI GÜLTEKİN,
Alsancak Gazi İlkokulu ve Özel İzmir Türk Koleji (Lisesi-1972) nden sonra,
TC Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık Bölümünü 1977 yılında tamamlamış ve
TC Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden Mimarlık özel alanında sertifikalı Pedagojik Formasyon eğitimi almıştır.
1983 yılında,TC Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık Bölümü Restorasyon Ana Bilim Dalı’nda Yüksek lisans tamamlayıp,
1990’da, TC Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nde Öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır.
Bu sırada, TC Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Türk – İslam Sanatı ve Mimarisi alanında Bilimsel Doktorasını (Ph.D) 20 Mayıs 1999 da tamamlamıştır.

1999 yılında DEÜ  GSF nde Öğretim Görevlisi Dr. olmuş,

2000 yılında DEÜ  GSF nde Yardımcı Doçent Dr. kadrosuna atanmıştır.

26 Kasım 2006 tarihinde DEÜ  GSF nde  Doçent...

19 Haziran  2014 Tarihinde  Profesör Akademik Unvanı almıştır...


TC Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Öğretim Üyeliği yapmaktayken
TC Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nde Temmuz-2005 de kurulan Mimarlık Bölümü ne 09.06.2008 tarihinde Bölüm Başkanı olarak göreve başlamıştır.Mimarlık Bölümü yapılandırma çalışmalarını sürdürerek Mart 2011 tarihinde YÖK nun ilgili yazılarıyla Mimarlık Bölümü İngilizce zorunlu olmak koşuluyla 2011-2012 Eğitim -Öğretim yılında 30 öğrenci alarak eğitime başlamıştır .
İlk Mezunlarını 2014-2015 yılında veren bu bölüm 05 Haziran 2015 tarihinde 29377 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Bakanlar Kurulu nun imzaladığı bir kanunla Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi olarak tüzel kimliğine kavuşmuştur.

TC.Kültür Bakanlığı Erzurum Külür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeliğine DEÜ temsilen YÖK tarafından,
Dünya Kentlerinden biri olan Bergama'nın Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmalarında YÖK yasasını 38.maddesi gereğince DEÜ nce 2002/03 ve 2006/07 yıllarında iki kez görevlendirilmiştir.

Koruma,Onarım,Yenileme,Restorasyon,
Kültürel Mirasın Korunması,
Mimarinin Kültürel Mirastaki Yeri ve Rolü.
Sanat  ve Mimarlık Tarihi,
Arkeolojik Mimari,
Kültürel, yurt içi ve yurt dışı Gezilerine ve Müzelerine ait yazılmış çeşitli makaleleri ile

TC Kültür Bakanlığı tarafından 4 bin adet basılan
Ulukışla ve Öküz Mehmet Paşa Menzil Külliyesi,
Dokuz Eylül Üniversitesi Matbaası’nca basılmış
Tarihin Soluk Aldığı Korunması Gereken Kent: Bergama
Tarihi Kemeraltı Çarşısının Dini Yapıları
İzmir Kemeraltı Bölgesindeki Osmanlı Çeşmeleri
adlı kitapları bulunmaktadır.

İngilizce ve Almanca bilir.